Yağma Gasp Suçu Yargıtay Kararları


Yağma yani gasp suçları suç itibariyle asliye cezalarında görülen temel halleri, suçun nitelikli halleri gerçekleştiğinde ağır ceza mahkemelerinde yargılamaları yapılır. Bu sebeple ceza avukatı veya ağır ceza avukatından mutlak yardım alınması gerekmektedir.

Yağma suçuyla alakalı detaylı makalelere https://www.tevfikyildirim.av.tr/ sitesinden ulaşabilirsiniz.

1. Ceza Dairesi         2019/1851 E.  ,  2019/3441 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
ÖLDÜRÜLEN : …
KATILANLAR : …, …, …, …, … …
SUÇ : Başka bir suçu işlemek için öldürme, yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf isteminin reddi.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Sanık … hakkında maktul …’na yönelik nitelikli öldürme suçundan TCK’nin 82/1-h. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet, nitelikli yağma suçundan TCK’nin 149/1-a-d. maddesi uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair …4. Ağır Ceza Mahkemesince kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olarak sanık ve müdafii tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin… Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin 09.02.2018 gün ve 2018/120 Esas, 2018/96 sayılı Kararında isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanık müdafiinin, eksik incelemeye, başka suçu işlemek için öldürme unsurunun gerçekleşmediğine, yağma kastı bulunmadığına, lehe hükümlerin uygulanması ve beraat kararı verilmesi gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak, 5271 sayılı CMK’nin 302/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, aynı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın …4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise… Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.


1. Ceza Dairesi         2019/1793 E.  ,  2019/3431 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
ÖLDÜRÜLEN : …
SUÇ : Nitelikli öldürme, yağma, hürriyeti sınırlama
HÜKÜM : Sanıklar hakkında; Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanıklar müdafileri, katılan … vekili


TÜRK MİLLETİ ADINA

Belirlenen ve tebliğ edilen duruşma gün ve saatinde sanık … müdafiinin mazeretsiz olarak hazır bulunmaması nedeniyle inceleme bu sanık yönünden duruşmasız olarak yapılmıştır.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar … ve … ’ın maktul …’e yönelik nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanık …’ın ayrıca 6136 sayılı Yasaya muhalefet, suçları, sanık … …. nun nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanık …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, sanıklar…,…. yönünden cezaları azaltıcı sebep bulunmadığı, sanık … yönünden takdire ilişen cezaları azaltıcı sebeplerin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma ve düzeltme nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar …,… müdafilerinin temyiz dilekçeleri ile Recep ve… müdafilerinin temyiz dilekçeleri ve duruşmalı incelemedeki sübuta, iştirak bulunmadığına, delillerin hatalı takdir edildiğine, katılan vekilinin tüm sanıkların tüm suçlardan en üst hadden ve asli fail olarak cezalandırımaları gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,
../..
S/2

A)- Sanık … hakkında nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Yasaya aykırılık, sanık … hakkında nitelikli kasten öldürme, nitelikli yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanık … Eyüpoğlu hakkında nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı Kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulamalar Yasaya aykırı ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK.un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkralarında yer alan 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek 5237 sayılı TCK’nin 53/1-2-3 maddelerinin tatbikine” şeklinde, değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, kısmen re’sen de temyize tabi hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
B)–Sanık ……oğlu hakkında nitelikli kasten öldürme, sanık … hakkında nitelikli yağmaya ve nitelikli kasten öldürmeye yardım, sanık … hakkında nitelikli yağmaya ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya yardım suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; …ilinde emlakçılık yapan sanık … ile maktul ve sanık … arasında çeşitli ticari ilişkiler bulunduğu, bu ilişki içinde …,…. ’a borçlandığı, yine maktulle olan ilişkileri sayesinde bankalarda birikimi olduğunu öğrendiği, ödeme güçlüğüne düşen … nin borcu ödemesi konusunda…tarafından zorlandığı,…ile yanında çalışan … n maktulü kaçırıp yağmalamaya karar verdikleri, olay günü önce ofise davet edip buradan Ali’nin aracıyla cuma namazına gittikleri, çıkışta tekrar araca bindiklerinde…. ’nin kullandığı aracın ön koltuğuna maktulün arka koltuğuna A…. ın oturduğu, bir süre yol aldıktan sonra… ’ın önceden hazırladığı silahını çekip maktulün boynuna arkadan sarılarak etkisiz hale getirdiği, Ali’nin aracı olayın meydana geldiği dağlık araziye sürdüğü, önceden hazırladıkları plastik… …. ’in de olay yerine geldiği, maktulden 600-700.000 TL civarında para istedikleri, maktulün bankanın yazılı talimatla ancak 100.000 ödeyeceğini söylemesi üzerine bu miktarda yazılı kağıt imzalattıkları, telefonla da bankayı arattıkları, kağıdı alan…. ’nin arabayla şehre gittiği burada sanık …’la irtibata geçip buluştuğu, maktulden aldığı talimatnameyi de anlattığı, daha sonra sanık …’le buluştuğu, … ’un Ali’yi bankaya götürdüğü, Ali’nin
../..
S/3

bankadan parayı çektiği, bu arada Yaşar’ın da bankaya geldiği, çıkışta Yaşar’ın aracıyla uzaklaştıkları, Yaşar’ın bu paranın bir kısmını alacağına karşılık aldığı, daha sonra Ali’yi aracıyla şehir merkezinde bıraktığı,…’un tekrar gelerek Ali’yi arabayla aldığı, birlikte maktulün tutulduğu yere giderlerken sanıklar…ve…’un aksi kanıtlanamayan savunmalarına göre…’un eylemi Ali’nin söylemesiyle bu aşamada öğrendiği, olay yerine ulaşıp burada oyalandıktan sonra, sanık …’nin Apturrahman’a Recep ve…’e belli etmeden maktulü öldürmesi talimatı verdiği ve kendisinin arabayla bir miktar uzaklaştığı, Apturrahman’ın ise Recep ve…’ü olay yerinden uzaklaşmalarını sağlamak amacıyla ateş için odun toplamalarını istediği, bu şekilde onları uzaklaştırdıktan sonra maktule 4 el ateş ederek öldürdüğü, silah sesleri üzerine Recep ve…’un hemen dönerek Apturrahman’a tepki gösterdikleri, ardından Ali’nin de geldiği, daha sonra Recep’in temin ettiği kazma kürekle Apturrahman ve Recep’in maktulü gömdükleri, sanıkların şehir merkezine gelip yine Yaşar’la buluştukları, burada Apturrahman’a kıyafet aldıkları, sanık …’nin maktule ait telefonu su kanalına atarak imha ettiği, Recep ve Apturrahman’ın daha sonra olay yerine giderek maktulü çıkarıp başka bir yere gömdükleri anlaşılan olayda;
a)- Sanık … yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, sanık … ise olayı öğrendiği andan itibaren kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerine iştirak iradesiyle katılmışlar ise de, öldürme eyleminin bu sanıkların iradesi dışında diğer sanıklar…ve Apturrahman tarafından gerçekleştirildiği, öldürme kararına katılmayan sanıkların eylem gerçekleştikten sonraki davranışlarının ise öldürme fiiline iştirak olarak kabulünün mümkün olmadığı, dolayısıyla sanıkların nitelikli kasten öldürme suçlarına iştirak ettiklerine dair her türlü kuşkudan uzak yasal ve yeterli delil bulunmadığı nazara alınarak nitelikli kasten öldürme suçlarından beraatlerine karar verilmesi, suç delillerini gizleme suçundan ise suç duyurusunda bulunulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hükümler kurulması,
b)- Sanık … ile sanık …’un aksi kanıtlanamayan savunmalarına göre,…’un olayı Ali’nin anlatması ile bankadan para çekme işlemlerinden sonra tekrar olay yerine giderken öğrendiği, bu aşamada yağma suçunun tamamlanmış olduğu, tamamlanmış suça iştirak etmek mümkün olmadığından sanık …’in nitelikli yağma suçuna önceden verilen kararla iştirak ettiğine dair her türlü kuşkudan uzak yeterli delil bulunmadığı nazara alınarak atılı suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
c)- Somut olayda; alacağını sanık …’dan almaya çalışan sanık …’ın bu kapsamda görüşmeler yaptığı, sanık …’nin maktulden cebir ve tehdit kullanarak aldığı talimatnameden bilgisi olduğunun anlaşıldığı, ancak bu bilginin
../..
S/4

hangi düzeyde olduğu konusunda tereddüt ve şüphe bulunduğu, sanık …’nin bu eylemi tüm unsurlarıyla bildiği kabul edilse dahi, bu bilgi dışında eylemlere yardım kabul edilebilecek bir fiili bulunduğuna dair her türlü kuşkudan uzak yasal ve yeterli delil bulunmadığı nazara alınarak nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından beraatine karar verilmesi yerine gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar Recep,…,… müdafilerinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, kısmen re’sen de temyize tabi hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, bozma sebebi ile hükmedilen ceza miktarına göre sanık …’in TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ve hükümlü değil ise derhal salıverilmesi için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı gönderilmesine, 26/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.


1. Ceza Dairesi         2019/612 E.  ,  2019/3429 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
KATILANLAR : …, …
MÜŞTEKİ : …
SUÇLAR : Bir suçu gizlemek veya başka bir suçun dellilerini gizlemek veya yakalanmamak amacıyla öldürmeye teşebbüs, nitelikli yağma, kamu malına zarar verme
HÜKÜM : Mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf isteminin reddi.
TEMYİZ EDENLER : Sanık … müdafii, sanık … ve müdafii, sanık …, sanık … müdafii, sanık …, sanık … müdafii

TÜRK MİLLETİ ADINA

24.12.2017 tarih 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 100. maddesi uyarınca, sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin reddiyle, incelemenin takdiren evrak üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
Sanıklar …, …, … ve … hakkında kamu malına zarar verme suçlarından ilk derce mahkemesince verilen hükümlerle ilgili Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen esastan red kararları cezaların miktarına göre kesin olduğu anlaşılmakla; sanıklar ve müdafilerinin temyiz istemlerinin CMK’nin 298. maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
A)- Sanıklar …, …, … ve … hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Sanıklar hakkında ilk derece mahkemesince verilen nitelikli yağma suçundan mahkumiyetlerine ilişkin kararla ilgili, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından verilen esastan red kararının, yapılan yargılamaya, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu, suçun sübutuna ve vasfına ilişkin belirlemeler ile ../..
S/2

uygulanan kanun maddelerinde eleştiri sebebi dışında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; sanıklar…,…. ile sanıklar müdafilerinin suçun sübutuna, iştirak bulunmadığına, suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle temyiz başvurusunun tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ESASTAN REDDİNE,
B)- Sanıklar …, …, … ve … hakkında mağdur …’a yönelik nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş ise de; ilk derece mahkemesine ait kararın gerekçesinde sanıkların eylemi mağdur …’ı yakalanmamak amacıyla olası kastla öldürmeye teşebbüs olarak tanımlayıp sanıklar hakkında (yasada uygulanma olanağı olmadığı halde) TCK’nin 37/1, 82/1-h, 21/2, 35, 62. maddelerinin uygulandığının anlatılmasına rağmen, hüküm fıkrasında bu gerekçeye uygun olmayan başka bir uygulama yapılarak hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması,
Temyiz başvurusunun kabulü ile bozmayı gerektirmiş olup sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, karar örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.


Ceza Genel Kurulu         2017/786 E.  ,  2019/496 K.

“İçtihat Metni”

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 131-122

Sanık … hakkında nitelikli yağma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin nitelikli hırsızlık ve kasten yaralama suçlarını oluşturduğu kabul edilerek TCK’nın 142/1-b, 143, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay 20 gün hapis, aynı Kanun’un 86/2, 29, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK’nın 52/2-4. maddesi uyarınca kasten yaralama suçundan verilen hapis cezasının 1.000 TL adli para cezasına çevrilmesine ve taksitlendirmeye ilişkin Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 21.03.2012 tarihli ve 48-64 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.03.2016 tarih ve 9064-1981 sayı ile;
“…1- Oluş ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın olay günü katılanın ikametine giderek birlikte televizyon izleyip alkol aldıkları, katılanın bir ara ihtiyaç gidermeye odadan çıktığı, sanığın masa üzerindeki telefonu fark ettiği, bu sırada odaya dönen katılanı darbedip, etkisiz hâle getirdikten sonra masanın üzerinde duran telefonu alıp, devam eden günlerde ise tanık …’ya 40 TL karşılığında satması şeklinde gerçekleşen sanığın eyleminin, nitelikli yağma suçunu oluşturduğu düşünülmeden yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,”
2- Mahkemece 5271 sayılı Yasa’nın 150. maddesi uyarınca, sanığın savunmasını yapmak üzere zorunlu savunman görevlendirilmesi nedeniyle, savunmana ödenen avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı biçimde, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi,” isabetsizliklerinden ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkın saklı tutulması suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.
2 numaralı bozma nedenine uyan Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 25.04.2016 tarih ve 131-122 sayı ile;
“…Yargıtay 6. Ceza Dairesinin kararının eylemin kabulü kısmında belirtildiği şekilde eylem gerçekleşmiş değildir. Yargıtay eylemin kabulü kısmında masa üzerinde bulunan cep telefonu alınmadan önce suça sürüklenen çocuk tarafından mağdura karşı darp eylemi gerçekleştirilerek mağdurun etkisiz hâle getirilmek suretiyle cep telefonu alındığı belirtilmiş ise de; bu kabul dosya kapsamı ile uyumlu değildir. Mağdur soruşturma aşamasında alınan iki beyanında ve yargılama aşamasındaki beyanında suça sürüklenen çocuğun cep telefonunu almadan önce kendisine yönelik herhangi bir şekilde darp eylemi gerçekleştirmediğini açıkca ifade etmektedir. Mahkememizin 21/03/2012 tarihli oturumunda mağdura suça sürüklenen çocuğun kendisini cep telefonunu almadan önce de dövüp dövmediği açıkca sorulmuş mağdur suça sürüklenen çocuğun kendisini dövmeden önce kendisinden cep telefonunu istemediğini, başka sebepten ötürü kendisini dövdükten sonra evden çıkarken cep telefonunu alıp gittiğini belirtmiştir.
Bilindiği üzere yağma suçunun temel unsuru mağdura karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle mağdurdan mal varlığı elde etmektir. Tüm dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik gerçekleştirmiş olduğu darp eylemi cep telefonunu almaya ilişkin değildir. Gerek suça sürüklenen çocuk gerekse mağdur, cep telefonunun alınması için mağdura karşı darp eylemi gerçekleştirdiğine ilişkin hiçbir beyanda bulunmamışlardır. Aksine suça sürüklenen çocuk mağdurun kendisine hakaret etmesi üzerine onu dövdüğünü belirtmiştir. Zaten suça sürüklenen çocuk da cep telefonu almadığını belirtmektedir.
Suça sürüklenen çocuğun mağdura yönelik darp veya tehdit eylemi gerçekleştirerek cep telefonunu aldığına ilişkin şüphe uyandıracak boyutta dahi hiçbir kanıt veya iddia yoktur. Hâl böyle iken suça sürüklenen çocuğun alt sınırı 10 yıldan başlayan konutta yağma suçunu gerçekleştirdiğinin kabulü mümkün değildir.” şeklindeki gerekçeyle 1 numaralı bozmaya direnerek sanığın önceki hükümler gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.06.2016 tarihli ve 255348 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1206-1508 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.05.2017 tarih ve 650-1457 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanığın eyleminin ayrı ayrı nitelikli hırsızlık ve kasten yaralama suçunu mu, yoksa bir bütün hâlinde nitelikli yağma suçunu mu oluşturduğu,
2- Nitelili hırsızlık ve kasten yaralama suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi hâlinde kasten yaralama suçu açısından şikâyetten vazgeçme nedeni ile sanıktan vazgeçmeyi kabul edip etmediğinin sorularak sonucuna göre hüküm kurulmasının gerekip gerekmediğinin,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
26.05.2011 tarihinde sanığın bir şişe şarap alıp beraber dizi izlemek üzere mağdurun evine geldiği, saat 22.00 sıralarında sinirlenip mağdurun yüzüne yumruk ile vurduğu, ardından masanın üzerinde duran cep telefonunu alarak evi terk ettiği, daha sonra suça konu cep telefonunu tanık …’ya 40 TL karşılığında sattığı, tanık Nuh’un da paraya ihtiyacı olması nedeni ile söz konusu telefonu berber dükkânına gelen tanık …’ye 65 TL karşılığında verdiği, cep telefonuna çalıntı olduğuna dair yasal uyarı gelmesi üzerine polis merkezine teslim edildiği iddiası ile sanık hakkında nitelikli yağma suçundan kamu davası açıldığı,
Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesince düzenlenen 27.05.2011 tarihli raporda; mağdurun her iki yanağında ve sol kaburga bölgesinde ekimozlar bulunduğu, yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğunun belirtildiği,
Aynı Hastanece düzenlenen 03.06.2011 tarihli raporunda; sanığın vücudunda darp ve cebir izinin bulunmadığının bildirildiği,
03.06.2011 tarihli Kolluk tutanağında; Polis Merkez Amirliğine müracaat eden … isimli şahsın 29.05.2011 tarihinde yani suç tarihinden dört gün sonra sanık … isimli şahıstan satın alıp üç gün sonra … isimli şahsa sattığı çalıntı olduğunu sonradan öğrendiği Nokia 2200 model 355948/04/218620/6 IMEI numaralı telefonu teslim ettiğinin belirtildiği,
09.06.2011 tarihli takdiri kıymet ve teslim tutanağında; söz konusu cep telefonunun ikinci el fiyatının 120 TL olduğunun bildirildiği,
HTS kayıtlarında; telefonun, olay saatinden beş dakika önce saat 21.55’te son kez mağdur tarafından kullanıldığı, ertesi gün saat 13.51’den 30.05.2011 tarihine kadar …adına kayıtlı bir numara ile, 30.05.2011 tarihinden itibaren de tanık … tarafından kullanıldığının tespit edildiği,
Sosyal Hizmet Uzmanı görüşme raporunda; sanığın sosyal, ruhsal, duygusal ve mental gelişiminin normal olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur Kollukta; babası esrar sattığı için cezaevinde bulunan sanığın 26.05.2011 tarihinde saat 22.00 sıralarında elinde bir şişe şarapla evine geldiğini, Kurtlar Vadisi isimli diziyi izlerken şarabı içmeye başladıklarını, alkolün etkisi ile sanığın birdenbire hırçınlaştığını, daha ne olduğunu anlamadan yumruk ile yüzüne vurduğunu, ablasının kendisine satın aldığı markasını ve modelini bilmediği cep telefonunu alarak gittiğini, alkolün etkisi altında olması, sanığın genç ve güçlü olması nedenleri ile kendini savunamadığını, yine alkolün etkisi ve almış olduğu darbelerden dolayı kendinden geçtiğini, bu nedenle hemen polisi arayamadığını, kendine gelince hastaneye gidip tedavi olduğunu,
Savcılıkta; sanığın kendisinden zorla aldığı cep telefonunu bir berbere sattığını, bu şahsın da telefonun çalıntı olduğuna dair mesaj gelmesi üzerine Çocuk Şube Müdürlüğüne suça konu cep telefonunu götürdüğünü, tarihini tam olarak hatırlayamadığı bir zaman diliminde Şubeye giderek telefonunu teslim aldığını, suça konu telefonu ablasının kızı olan …’e verdiğini, zaten telefonun faturasının da Arzu’nun üzerine olduğunu, suça konu telefonun IMEI numarasını ve o tarihte kullandığı cep telefonu numarasını bilmediğini, şikâyetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini,
Mahkemede; serbest muhasebeci yanında çalıştığını, sanığı aynı mahallede oturmaları nedeni ile tanıdığını, olay akşamı evinde yalnız başına otururken sanığın şarap alıp evine geldiğini, getirdiği şarabı beraber içtiklerini, sarhoş olduklarını, tuvalete gidip gelince başının döndüğünü, sanığın ortada hiçbir şey yokken kendisini dövdüğünü ve masanın üzerindeki telefonunu alıp gittiğini, olay gecesi baygın olduğunu, ertesi sabah saat 10.30 sıralarında polise müracaat ettiğini, hastaneye götürüldüğünü, sanığı telefonunu alıp giderken gördüğünü ancak gücü olmadığından dolayı müdahale edemediğini, şikâyetçi olduğunu, soru üzerine İMEI numarasını bilmese bile telefonunun kızaklı olması nedeni ile karakolda teşhis ettiğini, sanığı olay gecesi kapıyı çalması üzerine huzursuzluk çıkartabilir düşüncesi ile evine almak zorunda kaldığını, sanığın daha önce evine gelmediğini, ilk kez o gece geldiğini, sanığın kendisini dövdükten sonra telefonunu aldığını, öncesinde suça konu cep telefonunu istemediğini, sanığın istemesi üzerine şarkı açtığı cep telefonunu masanın üzerine koyduğunu, bozma sonrası ise şikâyetinden vaz geçtiğini,
Tanık … …aşamalarda; öz dayısı olan mağdurun yalnız yaşayan fakir bir insan olduğunu, suça konu Nokia 2220 marka 355 …IMEI numaralı telefonu kullanması için dayısına verdiğini, tanımadığı bir şahsın döverek suça konu cep telefonunu dayısının elinden aldığını öğrendiğini, bunun üzerine Telekominikasyon Kurumunu arayarak durumu bildirdiğini, cep telefonunun görüşmelere kapatılmasını istediğini, telefonu satın alan kişiye kullandığı telefonun çalıntı olduğuna dair mesaj gittiğini, bu şahsın da söz konusu telefonu polis karakoluna götürüp teslim ettiğini, dayısı olan mağdurun da telefonu artık kullanmak istemediğini söyleyerek kendisine getirdiğini,
Tanık … aşamalarda; söz konusu cep telefonunu arada sırada iş yerine tıraş olmak için gelen sanıktan 29.05.2011 tarihinde saat 20.30 sıralarında 40 TL’ye satın aldığını, paraya ihtiyacı olduğunu söyleyen sanığa cep telefonunu nereden aldığını, faturasının olup olmadığını sorduğunu, onun da telefonu abisinin kendisine satın aldığını, faturasını sonradan getirebileceğini söylediğini, iki gün kullandığı telefonu müşterisi olan …’ye 65 TL karşılığında sattığını, çalıntı mesajı gelince söz konusu cep telefonunu geri alıp polis merkezine götürdüğünü,
Tanık … aşamalarda; suça konu Nokia 2220 marka 355 …IMEI numaralı telefonu müşteresi olduğu berber …’dan 01.06.2011 tarihinde 65 TL karşılığında satın aldığını, 03.06.2011 tarihinde “Kullandığınız telefon çalıntıdır.” şeklinde bir mesaj geldiğini, telefonu satın aldığı …’nın parasını iade edip telefonu geri aldığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık Savcılıkta; bir bebek mağazasında satış görevlisi olduğunu, olay gecesi “Çetin Ağabey” diye hitap ettiği mağdurun evine gittiğini, birlikte şarap içerek Kurtlar Vadisi isimli diziyi izlediklerini, sarhoş olup kendisine küfretmeye başlayan mağdurun yüz kısmına yumruk ile vurduğunu, iddia edildiği gibi masanın üzerindeki cep telefonunu almadığını, mağdurun evine daha önce de birkaç kez gittiğini, olay gecesi de mağdur davet ettiği için yanına gittiğini, suçlamayı sadece kasten yaralama bakımından kabul ettiğini,
Mahkemede; mağdurun herhangi bir sebep yokken kendisine “Ananı avradını sinkaf ederim.” diye küfrettiğini, küfretmemesi için kendisini uyardığını, buna rağmen mağdurun üstüne yürüdüğünü, kendisine tokat attığını, bunun üzerine mağdura karşılık verip birkaç tokat da kendisinin attığını ve oradan kaçtığını, cep telefonunu almadığını,
Savunmuştur.
TCK’nın 148. maddesinde yağma suçu; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Madde gerekçesinde; “Hırsızlık suçundan farklı olarak yağma suçunun oluşabilmesi için mağdurun rızasının cebir veya tehdit kullanılarak ortadan kaldırılması gerekir. Yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması, suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade eder. Mal, zilyedin tasarruf olanağı ortadan kalktığı anda alınmış olacağından, bu ana kadar yapılan cebir veya tehdit, hırsızlığı yağmaya dönüştürür. Örneğin evin içindeki eşyayı alıp kapıdan çıkarken mal sahibi ile karşılaşan hırsız, ona karşı cebir veya tehdit kullanacak olursa, yağma suçu oluşur. Mal alındıktan yani hırsızlık suçu tamamlandıktan sonra, bunu geri almak isteyen kişiye karşı cebir veya tehdide başvurulması hâlinde, yağma suçundan söz edilemez. Hırsızlık suçuna konu malın geri alınmasını önlemek amacına yönelik olarak kullanılan cebir veya tehdit ayrı suçların oluşmasına neden olur. Bu durumda gerçek içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.” açıklamasına yer verilmiştir.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükteki 149. maddede de yağma suçunun; “Silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gece vakti, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla” işlenmesi nitelikli hâl olarak kabul edilmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK’nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
26.05.2011 tarihinde mahalleden tanıdığı mağdurun evine elinde bir şarap şişesi ile giden sanığın, mağdur ile birlikte televizyon izleyip şarap içtiği, 22.00 sıralarında bir anda mağdurun yüzüne yumruk ile vurup basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralayıp masanın üzerinde bulunan mağdura ait cep telefonunu alarak evden ayrıldığı, mağdur sanığın cep telefonunu aldığını gördüğü halde karşı koyamadığı anlaşılan olayda; sanığın alkollü hâldeki mağduru yaralayıp zor duruma düşürerek suça konu cep telefonunun alınmasına karşı koymamaya mecbur kıldıktan sonra cep telefonunu alması karşısında sanığın eylemlerinin ayrı ayrı nitelikli hırsızlık ve kasten yaralama suçlarını değil bir bütün hâlinde nitelikli yağma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanığın eylemlerinin bir bütün hâlinde nitelikli yağma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Birinci uyuşmazlık konusunda ulaşılan sonuç karşısında ikinci uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.04.2016 tarihli ve 131-122 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin, sanığın eylemlerinin bir bütün hâlinde nitelikli yağma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.06.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


1. Ceza Dairesi         2017/3028 E.  ,  2019/3225 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürmeye teşebbüs, nitelikli yağma, nitelikli yağmaya teşebbüs
HÜKÜM : Sanıklar hakkında; mahkumiyet.
TEMYİZ EDENLER : O yer Cumhuriyet savcısı, sanıklar ve müdafileri.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık … hakkında; mağdur …’a yönelik kasten öldürmeye teşebbüs, sanık … hakkında; mağdur …’a yönelik yağma, mağdur …’e yönelik yağmaya teşebbüs suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç nitelikleri tayin, cezayı azaltıcı bir sebebin bulunmadığı kabul ve takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş ve reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … ve müdafiinin, bir sebebe dayanmayan; sanık …’nın, suçun sübutuna ve lehe hükümlerin uygulanmasına; sanık … müdafiinin, suçun sübutuna, müştekinin yaralarının özelliğinin ve silahların niteliği yönünden mermilerin kaç silahtan çıktığının araştırılmadığına, haksız tahrik uygulamasında cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesine ve takdiri indirim uygulanmamasına; Cumhuriyet savcısının, sair hususlara ilişkin ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;
Sanık … hakkında; mağdur …’a yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hüküm yönünden;
Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında …/…

mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulama kanuna aykırı ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK’un 322. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasının mahsus bölümünde yer alan TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK’nin 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,
Sanık … hakkında; mağdur …’a yönelik nitelikli yağma, mağdur …’e yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs suçları yönünden yapılan incelemede;
1) Sanığın, sabit olan mağdur …’a yönelik nitelikli yağma suçundan TCK’nin 220/5. maddesi delaletiyle 149/1-a-c-d-f-g maddeleri uyarınca, yine mağdur …’e yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan TCK’nin 220/5. maddesi delaletiyle 149/1-a-c-d-f-g ve 35/2. maddeleri yerine yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle eksik ceza tayini,
2) Sanık hakkında mağdur …’e yönelik yağmaya teşebbüs suçundan hüküm kurulurken teşebbüse ilişkin uygulama maddesinin yazılmaması,
3) Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nin 53. maddesinin iptal edilen bölümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar ve müdafileri ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 19/06/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.

19/06/2019 gününde verilen işbu karar Yargıtay Cumhuriyet Savcısı … ün huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık … müdafii Avukat … ‘nin yokluğunda 20/06/2019 gününde usulen ve açık olarak anlatıldı.