Uyuşturucu Kullanma ve Ticareti Hukuka Aykırı Arama Yargıtay Kararı

Uyuşturucu kullanma suçu ve uyuşturucu ticareti suçundan yargılanan 2 sanık hakkında arama kararı bulunmaksızın yapılan mahkumiyet hükmünün bozulmasına ilişkin Yargıtay Kararı

20. Ceza Dairesi         2019/6625 E.  ,  2020/2711 K.

“İçtihat Metni”


Mahkeme : İSTANBUL 15. Ağır Ceza Mahkemesi
Suçlar : 1-Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma 2-Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler : 1-Değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-)Sanık … hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararına ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde:
Sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, aynı maddenin 12. fıkrasına göre temyizi mümkün olmayıp, itiraza tabi olması nedeniyle, sanığın bu konudaki temyiz istemi itiraz olarak kabul edilerek, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE,
2-)Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
1-) Oluş ve dosya içeriğine göre, … Gıda isimli bakkalda ihbar üzerine önleme araması kararına dayanarak yapılan aramada sanığın üzerinde ve tezgah altında uyuşturucu maddelerin ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında, iş yerinde arama yapılabilmesi için CMK’nın 119. maddesi uyarınca hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı arama emri alınması gerektiğinden CMK’nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde adli arama kararı ya da yazılı arama emri bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı kanunla yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, 10.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

İlgili Makaleler :


Uyuşturucu Kullanma Suçu Denetimli Serbestlik Kapatma Dava Düşmesi Yargıtay Kararı

Bu yazıda uyuşturucu suçundan ötürü kişi hakkında denetimli serbestlik kararı alınmış birine karşı usulsüz tebligat yapılması yani Tebligat Kanunu 35.maddesine göre yapılmasının denetimli serbestlik dosyasının kapatılmış olmasına ve ceza davasının açılmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkin Yargıtay kararı bulunmaktadır.

20. Ceza Dairesi         2019/6508 E.  ,  2020/2642 K.

“İçtihat Metni”


Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın yokluğunda verilen 06/11/2014 tarihli hükme ilişkin gerekçeli kararın, bilinen en son adresi olan talimat mahkemesinde 01/02/2011 tarihinde bildirdiği “Kışla mahallesi 52.cadde Tunahan İş Merkezi no:29/6 Merkez Antalya” adresine yapılan tebligatın iade olmasından sonra, dosyada bulunan ve görevli Polis Memurları’nca düzenlenen 20/02/2012 tarihli araştırma tutanağında ve ekindeki yerleşim yeri adresinin belirtildiği belgede yazılı adres kayıt sistemindeki “Pınarbaşı mahallesi 717 sokak no:4/10 Konyaaltı – Antalya” adresine 7201 sayılı Tebligat Yasasının 21.maddesindeki usullere göre tebliğ edilmesi yerine, önceki “Kışla mahallesi 52.cadde Tunahan İş Merkezi no: 29/6 Merkez Antalya” adresine Tebligat Yasasının 35.maddesindeki usule göre 29/01/2015 tarihinde yapılan tebliğin usulsüz olması karşısında, daha sonra “Pınarbaşı mahallesi 717 sokak no:4/10 Konyaaltı – Antalya” adresine 7201 sayılı Tebligat Yasasının 21.maddesine göre 10/04/2015 tarihinde yapılan usulüne uygun tebliğ ile temyiz süresinin başlaması gerektiği ve sanığın temyizinin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Gerekçeli karar başlığında ”30/06/2009 ” olan suç tarihinin “02/03/2009” olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir görülmüştür.
1) Dosya kapsamına göre suç tarihinden sonra, hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesinde yer alan düzenlemeler yönünden değerlendirme ve karşılaştırma yapıldıktan sonra sonucuna göre, lehe kanun tespit edilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, belirtilen nitelikte karşılaştırma ve somutlaştırma yapılmadan hüküm kurulması,
2) Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 5271 sayılı CMK’nın 34/1 ve 230. maddeleri gereğince hükmün gerekçe bölümünde, sanığın lehindeki ve aleyhindeki delillerin belirtilmesi, tüm delillerin ayrı ayrı tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilenlerin belirlenmesi, hangi delile hangi nedenlerle üstünlük tanındığının belirtilmesi, delillerle ulaşılan kanıya göre sanığın sabit kabul edilen fiilleri açıklanarak bunun nitelendirilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun saptanması gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,
3) Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine sanığın uymadığının bildirilmesi üzerine, Mahkemece sanığa “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığı kabul edilerek hakkında hüküm kurulacağı” uyarısını içeren davetiye tebliğ edilmesi gerektiği halde, yukarıda belirtilen nitelikte davetiye tebliğ edilmeden veya sanık dinlenmeden sanığın yokluğunda savunma hakkı kısıtlanarak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığından bahisle hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
4) Sanık hakkında verilen 05/07/2012 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce sanığa gönderilen 14.06.2013 tarihli çağrı yazısının; bilinen en son adresi olan 01.02.2011 tarihinde talimat mahkemesinde bildirdiği “Kışla mahallesi 52. cadde Tunahan İş Merkezi no: 29/6 Merkez Antalya” adresine ilk önce gönderilmesi, bu tebligatın iade olması halinde ise, dosyada bulunan ve görevli Polis Memurları’nca düzenlenen 20.02.2012 tarihli araştırma tutanağında ve ekindeki yerleşim yeri adresinin belirtildiği belgede yazılı adres kayıt sistemindeki “Pınarbaşı mahallesi 717 sokak no:4/10 Konyaaltı – Antalya” adresine 7201 sayılı Tebligat Yasasının 21.maddesindeki usullere göre tebliğ edilmesi yerine, sanığın daha önceki adresi olan “Üniversite mahallesi Karayel Mermer arkası Salihliler Sitesi no:13 Çeşme/İzmir” adresine Tebligat Yasasının 35.maddesindeki usule göre 07.10.2013 tarihinde yapılan tebliğin usulsüz olması karşısında, çağrıdan usulünce haberdar edilmeyen sanığın, hakkında verilen 05/07/2012 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik kararının gereklerine uymadığının kabul edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
5) Kabule göre de;
a- Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b- Sanığa verilen adli para cezası taksitlendirilirken, TCK’nın 52. maddesinin 4. fıkrası yerine 2. fıkrasının uygulama maddesi olarak gösterilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 09/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

İlgili Makaleler :

Uyuşturucu Madde Satın Almak Teşebbüs ve Arama Kararı

Aşağıdaki sanıklar hakkında arama izni olmaksızın elde edilen delillere ilişkin kurulan mahkumiyet hükmünün bazı sanıklar açısından bozulmasına karar verilmiş diğer sanık açısından ise uyuşturucu madde temin etme suçunun teşebbüs aşamasında kaldığının gözetilmeden indirim yapılmaması bozma nedeni olarak görülmüştür.

20. Ceza Dairesi         2018/3376 E.  ,  2019/4722 K.
“İçtihat Metni”
Mahkeme : EDİRNE 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi-Numarası : 23/10/2014- 2014/47 esas ve 2014/265 karar
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
: Mahkûmiyet

Dosya İncelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A)Sanıklar …, … ve… hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:
Sanık …’nin, adli sicil kaydında yer alan İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 08/08/2007 tarih, 2007/198-211 sayı ile “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan verilen “4 yıl 2 ay hapis cezasına” ilişkin 16/08/2007 tarihinde kesinleşen ve 14/08/2011 tarihinde infaz edilen ilamı ile, TCK’nın 58/6-7. maddeleri uyarınca mükerrir olduğu anlaşıldığı halde, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
2-İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nce alınan tanık numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Sanıklar … ve…’nın gözaltında ve tutuklulukta geçirdikleri sürelerin TCK 63. maddesi gereğince cezasından mahsup edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, … ve… müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1-Sanıklar hakkında TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümlerin hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerlerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında, TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılmasına,
2-Hüküm fıkrasının müsadere ile ilgili bölümünde yer alan “Edirne Adli Emanet Memurluğu’nun 2014/151 ve 2013/993 sırasında kayıtlı bulunan uyuşturucu maddelerin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce alınan tanık numunelerin” ibaresinin eklenmesi,
3-Yargılama giderlerine ilişkin “9”nolu hüküm fıkrasından sonra gelmek üzere, “Sanıklar … ve…’nın gözaltında ve tutuklulukta geçirdikleri sürelerin TCK 63. maddesi gereğince cezasından mahsup edilmesine, ” ibaresinin eklenmesine,
Suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B)Sanık … hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Dosya kapsamına göre, 15/11/2013 tarihli olayda, kullandığı araç kolluk görevlileri tarafından durdurulan sanık …’da, arama yapılmaksızın teslim ettiği daralı 1,91 gram esrar olduğu değerlendirilen madde ile Uğurcan’ın yanında bulunan yabancı uyruklu Anna Marie Page isimli şahıs üzerinde yapılan aramada ise sutyenin içerisinde 6 paket halinde daralı 25,99 gram sentetik kannabinoid olduğu değerlendirilen maddenin ele geçirildiği, sanık …’ın, aşamalarda istikrarlı şekilde, “gerek üzerindeki gerekse yanında bulunan Anna Marie Page isimli şahsın üzerinde bulunan uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğuna ve kullanmak için temin ettiğine,” ilişkin beyanda bulunduğu; Babaeski Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde sanık … hakkında Babaeski Sulh Ceza Mahkemesi’ne 2014/3 esas sayı ile “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan kamu davası açıldığı, ayrıca temyize konu dosyada sanık hakkında bu eylemi nedeniyle “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan açılan kamu davasında, mahkemesince eylemin sabit olduğunun kabul edildiği, dosya içerisinde 15/11/2013 tarihli olayda ele geçen maddelerin uyuşturucu veya uyarıcı nitekliklerinin tespitine yönelik uzmanlık raporu ve yapılan aramalara ilişkin CMK’nın 116-119. maddeleri uyarınca alınmış adlî arama kararı veya yazılı arama emrinin bulunmadığı anlaşıldığından; Babaeski Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2014/3 esas sayılı dosyasının aslı veya onaylı sureti getirtilerek, dosyaya konulması, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,
C)Sanık … hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen sanığın, inkara yönelik savunmasının aksine, 29/10/2013 ve 30/10/2013 tarihlerinde uyuşturucu madde temin ettiği belirtilen ve haklarında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan “tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” karar verilen sanıklar … ve…’a uyuşturucu madde temin ettiğine ilişkin, içeriğine değişik anlamlar yüklenebilecek soyut telefon görüşmeleri dışında kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı; 15/11/2013 tarihinde sanık … ve yanında bulunan Anna Marie Page isimli şahıs üzerinde ele geçirilen uyuşturucu olduğu değerlendirilen maddeyle ilgisi olduğuna ya da sözkonusu eyleme iştirak ettiğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, atılı suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
D)Sanık … hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Sanık …’un, adli sicil kaydında yer alan Hayrabolu Asliye Ceza Mahkemesi’nce 09/07/2008 tarih, 2007/190 esas ve 2008/205 karar sayı ile TCK’nın 265/1, 53 ve 58. maddeleri uyarınca “kamu görevlisine direnme” suçundan verilen “6 ay hapis cezasına” ilişkin 14/10/2008 tarihinde kesinleşen ve 20/10/2016 tarihinde infaz edilen ilamı ile, TCK’nın 58/6-7. maddeleri uyarınca “ikinci kez” mükerrir olduğu anlaşıldığı halde, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Dosya kapsamındaki iletişimin tespiti tutanakları ve olay tutanağının içeriği, sanıkların tevilli beyanları ile dosyadaki diğer belge ve bilgilerden; sanık …’un, “kendisine ve aracı olduğu kimliği tespit edilemeyen üçüncü kişilere kullanmak amacı dışında uyuşturucu madde temin etmek” amacıyla, sanık … aracılığı ile irtibat kurduğu sanık …’dan, satışa konu uyuşturucu maddeden “numune” getirmesini talep ettiği; sanık …’nın da satışa konu uyuşturucu maddeden aldığı numuneyi, sanık …’a teslim etmek üzere, 13/10/2013 tarihinde Çorlu’dan Edirne’ye getirdiği, ancak, suç konusu uyuşturucu maddenin, henüz alıcı sanık …’a teslim edilmeden görevlilerce ele geçirildiği, böylece sanık … yönünden, “uyuşturucu madde satın alma” suçunun teşebbüs aşamasında kaldığı dikkate alınarak, cezasından TCK’nın 35. maddesinin 2. fıkrası uyarınca indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2)Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık … ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 23/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.