Karar İçeriği6. Ceza Dairesi 2015/5921 E. , 2018/2909 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Bir başkasının, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişinin eylemi yağma suçunu oluşturur. Malın alınması veya verilmesini temin için zilyetin üzerinde cebir ve tehdit kullanılmaktadır. Cebir ve tehdit karşısında mağdurun başka bir seçeneği kalmamakta ve bu durumda failin malı doğrudan alması söz konusu olmaktadır. Yani mağdur malı teslim etmektedir. Bu suçla korunan hukuki değer yalnızca malvarlığı değil, aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Cebir, şiddet, tehdit, yağma suçunun zor unsurunu oluşturmaktadır. Zorun bulunmadığı olaylarda, yağma suçunun tipik unsurundan bahsedilemez.
Kullanılan cebir ve tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Cebir, “Bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapması için zor kullanma” anlamına gelmektedir. Burada mağdura karşı kullanılan ”zor”, fiziki zorlamadır. iradenin zorlanması cebir kavramı içerisinde değil, tehdit içerisinde değerlendirilir. Tehdit, muhatabın üzerinde zorlama etkisinin hali hazırda bedensel tesir eden zorlama ile değil gelecekte belirtilen manevi bir zorlama, korkutmayla oluşmasıdır. Ciddi tehdidin objektif olarak ciddi görünüm uyandırması ve tehdit edilen tarafından ciddiye alınması da gerekir. Yağma suçunda tehdit, şahıs veya malvarlığına ilişkin ve kişiyi büyük bir tehlikeye düşürecek ağırlıkta bulunması gerekir. İşte bu konumdaki tehdit yağmanın elverişli zorlama aracı olmaktadır. Tehlikenin büyük olup olmadığı daha çok fiili bir mesele olup, tehdidin yönlendirilmiş olduğu şahıs yer ve zamanda gözönüne alınarak somut olayda nicelik incelemesi gerekmektedir. Tehdit edilen kötülük ile malın teslimi arasında oran yoksa yine yağmadan bahsedilemez.
Somut olaya gelince;
…’nin 21.05.2015 tarihli kolluk ifadesinde özetle, olay günü saat 15.30 sıralarında, arkadaşı … ile cep telefonundan müzik dinleyerek dershaneye doğru gittikleri sırada sanıklar … ve …’in seslenmesi üzerine yanlarına gittiklerini, sanıkların telefonunu istediklerini, korktuğu için telefonu verdiğini, bu sırada sanıkların yanlarına arkadaşları … ve …’nin geldiğini, sanıklar …, … ve arkadaşları ile bir süre yürüdüklerini, arkadaşı Oktay’ın, yanından ayrıldığını, telefonunu sanıklardan geri istediğini, ancak geri vermeyerek konuşma yapacaklarını söylediklerini, bir süre daha dolaştıklarını, sanıkların “Biz özel bir mesele konuşacağız, sen git” demeleri üzerine, birkaç adım ileriye gittiğinde, sanıklar ve sonradan gelen arkadaşlarının kaçtıklarını söylediği,
Sanıkların aynı gün yakalandıkları, sanık …’ın üst aramasında suça konu telefonun ele geçtiği,
Olay günlü canlı teşhis tutanağında, yakınanın, sanık …’ın, telefonu aldığını, olay sırasında “Sizi döverim, adam ol, ağzını burnunu kırarım” dediğini, sanık …’e “Bunları döv” dediğini söylediği, kovuşturma aşamasındaki beyanında, arkadaşı Oktay ile yürüdükleri sırada, sanıklar telefonuna bakmak için istediklerinde korktuğu için verdiğini, arkadaşı Oktay’ın, yanından ayrıldığını, telefonunu geri istediğinde sanık …’ın “Ağzını burnunu kırarım” dediğini, bir süre yürüdüklerini, sonra sanıkların telefonla kaçtıklarını, olayın şokuyla, başına bir şey gelir korkusuyla tehdit ve hakaretle ilgili polise bir şey anlatmak istemediğini söylediği,
./..
Yakınanın annesi Kadriye Kördemirci’nin 21.05.2014 tarihli beyanında, oğlu Yusuf’un kendisini arayarak telefonunun üç kişi tarafından alındığını, vermek istemediği halde şahısların ısrar etmesi üzerine korkusundan telefonu verdiğini söylediğini,
Hakkında beraat kararı verilen …’nin 21.05.2014 tarihli kolluk ifadesinde, sanık …’ın aldığı telefonla kaçtığını söylediği, sulh ceza hakimliğindeki beyanında, İbrahim ile yürüdüğü sırada arkalarından gelen sanık …’in, yanındaki çocuğa “Seni döverim, adam ol, ağzını burnunu kırarım, seni Aliço’ya dövdürürüm” dediğini, bir süre sonra sanık …’in gözden kaybolduğunu, sanık …’nin, sanık …’in çocuktan telefonu alıp kaçtığını söylediğini ifade ettiği, kovuşturma aşamasında, yakınanın telefonunu elinde gördüğü sanık …’in bir anda gözden kaybolduğunu, daha sonra İbrahim ve yakınanın, Mehmet’i aramak üzere yanından ayrıldıklarını söylediği,
Hakkında beraat kararı verilen …’un aşamalarda özetle, … ile önden yürürken, sanıklar ve tanımadığı iki çocuğun arkalarından geldiğini, …’in bu sırada sürekli telefonla konuştuğunu, bir ara dönüp baktığında arkalarında kimsenin olmadığını fark ettiğini söylediği,
Sanık …’in aşamalarda özetle, …, … ve sanık … ile yürürken iki çocukla karşılaştıklarını, telefonla konuşması gerektiği için sanık …’ın çocuktan konuşmak için telefonu alıp kendisine verdiğini, konuşma yaptıktan sonra baktığında çocuğun, Ali Selçuk ve İbrahim’le kaybolduklarını gördüğünü söylediği, sanık …’ında benzer savunmada bulunduğu olayda,
Sanıklar tarafından sarf edilen sözlerin ve/veya mevcut fiziki koşulların yukarıda belirtilen yağma suçunun unsuru olarak betimlenen tehdit boyutuna ne şekilde ulaştığı denetime olanak verecek şekilde açıklanıp gösterilmeden, yakınanın sanık ve/veya sanıkların kimliklerine yönelik geçmişten gelen algı ya da tasavvurunun, ya da yakınanın psikolojik durumu ve/veya ürkek kişiliği ile yarattığı düşünceye de bu şekilde bir anlam yüklenemeyeceği de gözetilerek, öncelikle, bu doğrultuda yakınan ve …’nin beyanları arasındaki açık aykırılıklar giderildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdiri gerektiği düşünülmeden yeterli olmayan gerekçe ile yazılı biçimde hüküm kurulması,
2-5271 sayılı Yasa’nın 150. maddesi uyarınca, sanıkların savunmalarını yapmak üzere zorunlu savunman görevlendirilmesi nedeniyle, savunmanlara ödenen
avukatlık ücretinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı biçimde, sanıklara yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … savunmanlarının temyiz itirazları ve tebliğnamdeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yağma avukatı veya gasp avukatı gibi bir terim bulunmamaktadır. Ancak ceza avukatı olarak bu davalarda usul ve delillerin elde edilmesindeki hukuka uygun denetiminin yapılması ve birçok noktada ağır ceza avukatı davanın seyri anlamında katkısı oldukça fazladır.
Ağır ceza avukatı istanbul’da gittikçe bu alanda çalışma yapan avukat sayısıyla artmaktadır. Yağma yani gasp suçları da ağır ceza mahkemelerinde görülen dava tiplerindendir.